hayvan hakları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hayvan hakları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Ağustos 2021 Cuma

KURBAN VAHŞET MİDİR?

 

Başlıktaki soruyu doğru cevaplayabilmek için önce kurban ve vahşetin ne olduğuna bakalım:

Kurban, ibadet maksadıyla İslami usullere uygun olarak hayvanın boğazlanmasıdır.

Vahşetin ise, Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre birinci anlamı yabani, vahşi olma durumudur. (1) Vahşi yaşamda ne ibadet maksadıyla ne de ibadet maksadı olmaksızın İslami usullere uygun bir hayvan boğazlama fiiline rastlanmaz. Zaten vahşi yaşamda görülen hayvan öldürme şekilleri ile öldürülen hayvanlar İslami usule aykırı öldürüldükleri için bu şekilde öldürülen hayvanın eti de yenilmez. Demek ki vahşetin birinci anlamına göre kurbanın vahşet olduğu iddia edilemez.

Vahşetin Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre ikinci anlamı korku, ürküntü demektir. (1) İslami olarak hayvan, kesim yerine incitilmeden götürülür. Yine İslam'a göre kurbanı kesen kimse hayvana eziyet vermemeye dikkat etmeli, bıçağı hayvana göstermemeli ve keskin bıçak kullanmalıdır ve kesim işlemi tamamlandıktan sonra çevre temizliğinin iyice yapılması, hayvanın artan parçalarının toprağa derince gömülmesi, mümkün olduğu ölçüde dışarıda hiçbir parçasının bırakılmaması gerekir. (2) Görüldüğü üzere ne insana ne de hayvana bakan yönüyle kurban kesiminde korku öğesi bulunmamaktadır. Ama yine de kendisini kan tutması vs gibi özel halleri bulunan insanların da zaten kesime şahit olması şart değildir.

Vahşetin Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre üçüncü ve son anlamı ise ıssızlık, yalnızlıktır. (1) Kurbanın bu anlam ile de alakası olmadığı açıktır.

Bazen kurban bayramında çok sayıda hayvan kesilmesi eleştiri konusu yapılmaktadır. Oysaki Kurban bayramı öncesi ve sonrasında bir müddet dışarıdan et alımının azaldığını düşünürsek totalde kesilen hayvan sayısının kurban bayramı olmasa da pek değişmeyeceği ortaya çıkar. Kurban bayramı sayesinde bari fakirlerin evine et girmiş oluyor. Dolayısıyla İslam'ı kurban bayramından dolayı eleştirmek hiç mantıklı değil.

Hayvanların ölmesi eleştiri konusu yapılıyorsa eleştiren kişi et yiyen biriyse kendi keyfi için kesilen hayvanı afiyetle yerken, insanların bir kısmını da fakirlere dağıttığı et için hayvan kesilmesine sırf ibadet olduğu için karşı çıkması ve eleştirmesi hiç etik değildir.


Eğer et yemiyorsa en azından mutlaka ot yiyordur. Maddeci bakışa göre hayvanla bitki arasında hiçbir fark yoktur. Ha biri öldürülmüş ha diğeri fark etmez. (3) Maddeci olmayan bakışa göre ise hayvanlar ve bitkiler insan bedenine girerek insanlaşmakta ve daha üst varlık mertebesine ulaşmaktadırlar ve bunun da vahşetle alakası yoktur.

Eğer hayvanların acı çekmesi eleştiri konusu yapılıyorsa mevcut bilimsel verilere göre en az acı, İslami usul kesim (2) olan boğazın iki tarafındaki şah damarları, yem ve yemek borusundan en az üçü kesilmesi ve hayvanın kanının iyice akmasını temin için bir süre beklenmesi şeklindeki kesimde görülür.

Hannover Üniversitesi (Almanya) Veteriner Fakültesi’nde Profesör Wilhelm Schulze başkanlığında bir heyet tarafından, koyun ve sığırların piston tabancasıyla bayıltılarak ve bayıltılmadan kesilmesi esnasında oluşacak ağrının EEG (elektroensefalograf) ile kalpteki değişimlerinde ECG (elektrokardiyogram) ile ölçümüne dayalı bilimsel bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Araştırmada beynin üstündeki kafatası yüzeyine elektrotlar yerleştirilmiştir. Bazı hayvanlar, keskin bir bıçakla hızlı bir şekilde boğaz bölgesinden yemek borusu, soluk borusu, jugular ve karatoid arterler de dâhil omuriliğe kadar kesilmiştir. Neticede bayıltmadan bıçakla kesimin daha az ağrılı olduğu tespit edilmiştir. Diğer hayvanlar ise, bayıltmayı müteakip kesilmiştir. Bayıltmadan kesim işlemini müteakip ilk üç saniye içerisinde EEG kayıtlarına göre bir değişikliğin olmadığı, yani hayvanın hissedilebilir bir ağrı çekmediği, bunu takip eden üç saniye içerisinde ise, EEG kayıtlarından, vücuttan fazla miktarda kanın dışarı akması ve beyindeki hayatî damarlara giden kan miktarının azalmasına bağlı şokun ve duyu kaybının hâkim olduğu izlenmiştir. Kesim işlemini müteakip altı saniye sonra ise, EEG’nin sıfır seviyesine indiği, yani hayvanın hiç ağrı çekmediği tespit edilmiştir. Tabanca ile bayıltma işleminde hayvanlar net bir hissizlik ve hareketsizlik sergilerken, EEG kayıtlarından bayıltmayı müteakip süratli bir şekilde şiddetli bir ağrının varlığı tespit edilmiştir. (4)

Diğer kesim yöntemlerini kısaca incelersek:

Elektrikle Bayıltma (Elektro-şok)

Bu metodun uygulandığı hayvanların çeşitli bölgelerinde kanamalar gözlenebilmekte ve bu da etin kalitesini düşürmekte, yükselen kan basıncıyla birlikte kesim sırasında bazı damarlar yırtılarak kan doku içerisine yayılabilmekte, kalça ve kürek kemiklerinde kırıklar görülebilmekte ve akımın yüksek olmasına göre verilen elektrik kalbin durmasına ve ölüme sebep olabilmektedir. (5)

Tabancayla Bayıltma

Bu yöntemde tabancanın ucundaki 15 cm uzunluğunda demir bir çubuk aniden hayvanın alnından içeriye girip beyin dokusunu tahrip eder ve bu nedenle hayvan geri dönüşümsüz olarak bayılır. Hayvan, boğazı kesilse de kesilmese de ölüme doğru giden bir şok durumuna girmiştir.

Yapılan araştırmalarda, bu yöntemin kanamalara neden olduğu, adrenalin miktarını artırdığı, ette kalite bozukluklarına rastlandığı ve Deli Dana Hastalığının hayvanlardan insanlara bulaşmasında etkili olabileceği ifade edilmiştir. (6) Hatta İngiltere'de bu metod Deli Dana Hastalığı riski sebebiyle 2001 yılının Ocak ayında yasaklanmıştır. (7)

Gazla Bayıltma

Karbondioksit gazı ile bayıltma yöntemi de oldukça masraflı ve hayvanların gaza dayanıklılıklarının farklı oluşu sebebiyle tercih edilen bir yöntem değildir. Hayvanların bayıltma tünellerine alınmaları sırasında ve CO2 oranı yüksek havayı solumaları anında kateşölaminlerin kana salınmasını arttırması sonucu strese girmeleri de önemli bir dezavantaj olarak belirtilmiştir. (6)

Alına tokmak (balyoz) ile vurmak sureti ile bayıltma

Bu metotta hayvanın alnına bir tokmakla vurulmakta ve hayvan bayıltıldıktan sonra boğazlanarak boyun damarları kesilmektedir. Genelde alında bir kırık oluşmaz. Ancak beyinde geniş kanamalara rastlanılmaktadır. Bahse konu metotla bayıltmada bilinç kaybı çok kısa sürdüğünden 12 saniye içinde hayvan boğazlanmalıdır. Eskiden Avrupa’da kullanılan söz konusu yöntem, bazı hayvanların kafatasları kalın olması hasebiyle veya yanlış bir uygulamada kafatasının sadece kırılmasından dolayı bayıltma gerçekleşmediği için hayvanın çok büyük acılar çekmesi sebebiyle günümüzde pek tercih edilmemekte birlikte Amerika’daki bazı mezbahalarda hala kullanılmaktadır. (6)

Sonuç olarak, İslâmi usul kesim, hem kanın daha hızlı ve daha çok boşalması hem de hayvanın en az acı çekmesi yönünden en başarılı yöntemdir ve kurban kesinlikle bir vahşet değildir.

DİPNOT:

(4) Prof. Dr. Adnan KOŞUM, HAYVAN REFAHI BAĞLAMINDA FIKIHTA HAYVAN KESİMİ, İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, sy. 30, 2017, s. 454 http://isamveri.org/pdfdrg/D02533/2017_30/2017_30_KOSUMA.pdf
(5) Prof. Dr. Adnan KOŞUM, HAYVAN REFAHI BAĞLAMINDA FIKIHTA HAYVAN KESİMİ, İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, sy. 30, 2017, s. 450 http://isamveri.org/pdfdrg/D02533/2017_30/2017_30_KOSUMA.pdf
(6) Prof. Dr. Adnan KOŞUM, HAYVAN REFAHI BAĞLAMINDA FIKIHTA HAYVAN KESİMİ, İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, sy. 30, 2017, s. 448-449 http://isamveri.org/pdfdrg/D02533/2017_30/2017_30_KOSUMA.pdf

3 Ağustos 2021 Salı

İSLAM'DA HAYVANLARIN BAZI HAKLARI


İslam, hayvanları insanların hizmetine verenin Allah olduğunu, onlardan yararlanmanın helal olduğunu belirtmekle birlikte, onlara sevgi ve şefkat gösterilmesinin de gereğine değinmiştir. Peygamberimizin hadislerinde ve uygulamalarında, hayvanlara iyi davranılması tavsiye edilmekte, onların aç susuz, bırakılmaması, dövülmemesi, yavrularının alınmaması, zorunluluk harici yavruları olanların avlanılmaması, hedef yapılmaması, yarışma için dövüştürülmemesi, güçlerini aşan yük yükletilmemesi konusunda uyarılar yapılmaktadır.

Peygamberimiz (asm) açlıktan karnı sırtına yapışan hayvanın sahibine, “Allah'tan korkmuyor musun?” diye çıkışmıştır. “Koyun sağıcıların, koyunların memelerine zarar vermemesi için tırnaklarını kesmelerinin emredilmesi,” Yavruları alınmış bir kuş için Peygamberimizin çabası ve yavrularını yuvaya koydurması", gene Peygamberimizin canlı hayvanı hedef yapmayı yasaklaması, bindiği hayvana beddua eden kadını ikaz etmesi, hayvanların damgalanmasını, kulaklarının yırtılmasını-kesilmesini, onlara hakaret edilmesini, onların dövüştürülmesini, zevk için avlanılmasını, gücünün üzerinde yük yüklenmesini yasaklamıştır. Bunları yapanlara İslam tarihinde ceza verilmiştir. Ordu bir savaşa giderken köpek ve yavrularının rahatsız olmaması için başına nöbetçiler dikip ordunun gidiş yolunu değiştiren de yine Peygamberimiz (asm)'dir. (1)

Tıpkı insanlar gibi öteki canlıların da Allah’a ibadet ettiğini bildiren Kur’an, kuşların da bir dilinin, bir ibadet ve tesbihinin bulunduğunu belirtilmektedir. (Nur, 24/41; İsrâ, 17/44)

Hadislerde hayvan hakları konusunda ısrarlı bir şekilde vurgulanan husus, onların yaşama haklarıdır. Hz. Peygamber’in tavsiye, emir ve uygulamalarında belli başlı zararlılar hariç (İmam Mâlik, Muvattâ, Dâru İhyâi’tTürâsi’l Arabî, thk. M. Fuâd Abdülbâkî, Mısır ty., II, 933; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 436; Beyhakî, es Sünenü’l Kübrâ,II, 449; Heysemî, Mecmau’zZevâid,II, 27, IV, 67; Demîrî, Hayâtü’l Hayevâni’l Kübrâ, II, 257.) hayvanların faydasız ve keyfî bir şekilde öldürülmesi yasaklanmış, hayvanlara merhametli davranılması gereğine işaret edilmiştir. (Nesâî, Sayd,34, Dahâyâ, 42; Dârimî, Sünen II, 115; Beyhakî, Ahmed b. Ebi Bekr, esSünenü’lKübrâ, Mektebetü Dârü’lBâz, Mekke 1994/1414, thk. Muhammed Abdülkadir Ata, IX, 279; Sözü edilen hadisin, bazı varyantlarında haksız yere/gereksiz yere bir kuş veya daha küçük hayvan şeklinde geçmektedir. Merhametle ilgili hadisler için bk. Tirmizî, Birr, 16; EbûDâvûd, Edeb, 58, 66)

Diğer yandan kuşlarla ilgili olarak kuş yuvalarının bozulmaması, yumurtaları ve yavrularının alınmaması için emir verdiğine, alınmış olan yavru ve yumurtaları yerlerine iade ettirdiğine dair rivayetleri ve bazı vahşi hayvanların derilerinin (elbise, eyer vs. şeklinde) kullanılmasını yasaklaması (Ebû Dâvûd, Libâs, 40, Menâsik, 23, Salat,122; Tirmizî, Libâs, 31; Buhari, Zebâih,13; Demîrî, Hayâtü’lHayevâni’lKübrâ,II, 496) göz önüne alınacak olursa (Ahmed b. Hanbel, Müsned, Müessesetü Kurtuba, Mısr ty., I, 404; Ebû Dâvûd, Cihad, 122; Demîrî, Kemâlüddîn Muhammed b. Mûsâ b. İsâ, Hayâtül Hayevâni’lKübrâ, thk. Ahmed Hasen Besc, Dâru’l Kütübi’lİlmiyye, Beyrut,1994/1415, I, 374) Hz. Peygamber’in hayvanların hayat haklarına verdiği önem ve hassasiyet daha iyi anlaşılır. (Karınca, arı, kurbağa, hüdhüd ve surad kuşunu öldürme yasağı ile ilişkili olarak bk. Ebû Dâvûd, Edeb, 1645, 176; İbn Mâce,Sayd, 10; Demîrî, Hayâtü’l Hayevâni’l Kübrâ, II,119, 499)

Doğal dengeyi bozan ve eğlence amaçlı avcılığa izin verilmemiştir. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I,357, II, 371)

Naslarda hayvan haklarına ilişkin olarak belirtilen diğer hususlardan biri, onların gıdalarına özen gösterilmesidir. Hz. Peygamber sağmal hayvanları sağarken yavrusunun ihmal edilmemesi hususunu, kendisine uğrayanlara da tembih etmiştir.(Heysemî, Ali b. Ebî Bekr, Mecmau’z Zevâid, Dâru’r Reyyân li’tTürâs Dârü’l Kütübi’l Arabî, Kahire Beyrut 1407, VIII,196) Ebû Hüreyre'nin naklettiği bir rivayette Hz. Peygamber: Günahkar bir kadının bir kuyunun yanından geçerken, kuyunun başında bir köpeğin susuzluktan dilini çıkarıp soluduğunu gördüğünü, ona acıyarak ayağına giydiği ayakkabılarla kuyudan su çekip köpeğe verdiğini ve bu sebeple Allah Teâlâ’nın da onu bağışlayıp cennete soktuğunu bildirmiştir. (Müslim, Tevbe,155, Selâm, 41) Yine Hz. Peygamber, bilinçli bir şekilde zararsız bir hayvanın gıdasız bırakılarak ölümüne sebebiyet veren kişinin karşılaşacağı acı sonucu belirterek bu hususta müminleri uyarmıştır. (Buhârî, Bed'ü'l Halk, 17, şirb, 9, Enbiya, 50, 54; Müslim, Birr, 37,151)

Hayvan haklarıyla ilgili bir diğer önemli husus, onların temizlik ve bakımlarıdır. Hz. Peygamber Ebu Hüreyre’den gelen bir rivayette koyunların burunlarının silinmesini, ağıllarını temizlenmesini, buyurmuştur. Aynı şekilde keçilerin temizlenmesi için de emir verdiği bize kadar gelen rivayetler arasındadır. (İmam Mâlik, Muvattâ, Dâru İhyâi’tTürâsi’l Arabî, thk. M. Fuâd Abdülbâkî, Mısır ty., II, 933; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 436; Beyhakî, es Sünenü’l Kübrâ,II, 449; Heysemî, Mecmau’zZevâid,II, 27, IV, 67; Demîrî, Hayâtü’l Hayevâni’l Kübrâ, II, 257.)

Hadislerde Hz. Peygamber (asm)’in hayvan haklarına ilişkin vurgularından biri, yük hayvanlarına kapasitelerinin üzerinde bir yükün yüklenmemesidir. (el Azîm el Âbâdî, Ebu’t Tîb, Muhammedşemsü’l Hak, Avnu’lMa’bûd şerhi Süneni Ebû Dâvûd, 7:221, Hadis no:2532.)

Benzer şekilde Hz. Peygamber, hayvanları ilâhî bir emanet bilerek onlara iyi davranılması gerektiğini ifade etmiştir. (Ebû Dâvûd, Cihad, 55, 61)

Hz. Peygamber’in özellikle evcil hayvanlarla ilgili olarak üzerinde durduğu önemli hususlardan biri, onların yapılarına uygun düşmeyen tasarruflardan kaçınmaktır. Hayvanların yaratılış gayeleri doğrultusundan saparak, fıtrat harici işlerde kullanılmaları İslâm’a aykırı olmaktadır. İbn Abbas’ın rivayetine göre, Rasûlüllah (dövüştürmek için) hayvanları birbirine kışkırtmayı yasaklamıştır. (Ebû Dâvûd, Cihad,51, 56; Tirmizî, Cihad, 30; Beyhakî, es Sünenü’l Kübrâ, X, 22) Horoz, deve, boğa, köpek, koç vb. hayvanları dövüştürme hep bu yasak içinde yer alır. Bunlar aynı zamanda hayvanlara eziyet etmektir.

Hayvan haklarına ilişkin naslarda vurgulanan bir diğer husus olarak eziyet ve işkence yasağını sayabiliriz. Eziyet ve işkence fizikî olabileceği gibi manevî (Müslim, Birr, 80) de olabilir. Her iki tür işkence hadislerde kesin bir dille yasaklanmıştır. Bu bağlamda, yüzüne vurularak dövülmesi, canlı hayvanların hedef alınıp atış yapılması (Müslim, Sayd ve Zebâih, 12, 59; Buhârî, Zebâih, 25), yüzüne dövme (vesm) yapılması (Müslim, Libâs, 29, 106; Ebû Dâvûd, Cihad, 56; Tirmizî, Cihad,30), dövüşmeleri için hayvanların kızıştırılmaları, hayvanı kulağından tutarak çekmek hadislerde işkence olarak telâkkî edilmiş ve kesin bir dille yasaklanmıştır.


Diğer taraftan birtakım hayvanların yaratılış gayesi, insanların gıdalarını teminden, yüklerini taşımaktan ibarettir. Artık bu gayeye hizmet olan hayvanları keserken kendilerine fazla elem vermeyecek surette kesmek, bu suretle onlara karşı bir merhamet eseri göstermek, insanî bir görev addedilmiştir. Bu bağlamda Hz. Peygamber hayvan keserken bile ona şefkatli olunmasını, eziyet edilmemesini emreder. Hz. Peygamber’in açık ve ısrarlı talimatına göre, kurban kesimi, hayvanın acı çekmesini en aza indirecek şekilde olmalıdır. (Müslim, Sayd, 11, 57; Tirmizî, Diyât, 14; Ebû Dâvûd, Edâhî, 12; Nesâî,Dahâyâ, 22; İbn Mâce, Zebâih, 3)

Özellikle Osmanlılar devrinde sahipsiz hayvanların bakım ve korumasının devlet tarafından sağlandığı bu amaçla vakıflar kurulduğu da burada hatırlanabilir. Hayvan haklarına ilişkin hukuksal normlar, Osmanlı Kanunnâmelerinde ilk dönemlerden beri yer almış bulunmaktadır. Sözgelimi, II. Bâyezid devrinde hazırlanan1502 tarihli Istanbul Belediye Kanunnamesindeki şu hüküm bu kabildendir:

"Ve ayağı yaramaz bârgiri işletmeyeler. Ve at ve katır ve eşek ayağını gözedeler ve semerin göreler. Ve ağır yük urmayalar; zira dilsüz canavardır. Her kangısında eksük bulunursa, sâhibine tamam etdüre. Etmeyeni ve eslemeyeni gereği gibi hakkından gele. Filcümle bu zikr olunanlardan gayrı her ne kim Allah Teâlâ yaratmıştır, hepsinin hukukunu muhtesip görüp gözetse gerektir, şer’î hükmi vardır." ( bk. İstanbul İhtisâb Kanunnâmesi, Topkapı Sarayı,R. 1935, Vrk. 96/b106/b, md. 58,73; Akgündüz Ahmed, Osmanlı KanunnameleriVe Hukukî Tahlilleri, II. Kitap, II Bâyezid Devri Kanunnâmeleri, İstanbul 1990, sh.296297. Benzeri kanunlar ve hayvan vakıfları için bkz. Sungurbey, İsmet, Hayvan Hakları, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, 1993, s. 165168; 23 Muharrem 1278 (31 Temmuz 1861) tarihli padişah iradesiyle yürürlüğe giren Zabıtaca Men’i Lazım Gelen Mevad Hakkında Zabıta Memurları ile Merkezde Bulunan Bilcümle Zabitanı Asakiri Zabtiye’ye Verilen Talimatın alt başlığı Yük Taşıyan Beygir Hamallarının ve Merkepçilerin Sureti Hareketlerine dair kanun. (Hayvan Hakları (ek: ikinci kitap), Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, İstanbul1999, s. 1087’den naklen.)

Bu minvalde söz konusu hayvan haklarını sayacak olursak şunları ifade edebiliriz:

a)
 Bunların en başında geleni hayvanların yaşama haklarıdır.

b) Hiçbir hayvana kötü davranılamaz, acımasız ve zalimce işlem yapılamaz.

c) Bütün hayvanların, insanlarca gözetilme, bakılma ve korunma hakkı vardır.

d) Hayvanlar meşru bir gerekçe olmadan öldürülemez. Bir hayvanın öldürülmesi zorunlu olursa, bu, bir anda, acı çektirmeden ve korkutmadan yapılmalıdır.

e) Yabani türden olan bütün hayvanlar, kendi özel ve doğal çevrelerinde, karada, havada ve suda yaşama ve üreme haklarına sahiptir.

f) Geleneksel olarak insanların çevresinde yaşayan türden olan hayvanlar, uyumlu bir biçimde yaşama ve üreme haklarına sahiptir.

g) İnsanların kendi çıkarları yada eğlenceleri için bu uyumda yada şartlarda yapacakları her türlü değişiklik, bu haklara aykırıdır.

h) Bütün çalışan hayvanlar, iş süresinin yoğunluğunun sınırlandırılması, onarıcı ve güçlerini artırıcı bir beslenme ve dinlenme haklarına sahiptirler.

ı) Hayvanlardan insanların eğlencesi olsun diye yararlanılamaz. (2)

BAZI İTİRAZLAR:

-Kurban Bayramında her sene sayısız hayvan hayatını kaybediyor.

Cevap: Kurban bayramı öncesi ve sonrasında bir müddet dışarıdan et alımının azaldığını düşünürsek totalde kesilen hayvan sayısının kurban bayramı olmasa da pek değişmeyeceği ortaya çıkar. Kurban bayramı sayesinde bari fakirlerin evine et girmiş oluyor. Dolayısıyla İslam'ı kurban bayramından dolayı eleştirmek hiç mantıklı değil.


Ayrıca et yiyen biriyseniz kendi keyfiniz için kesilen hayvanı afiyetle yerken, insanların bir kısmını da fakirlere dağıttığı et için hayvan kesilmesine sırf ibadet olduğu için karşı çıkmanız hiç ahlaki değil.

Eğer et yemiyorsanız en azından mutlaka ot yiyorsunuzdur. Maddeci bakışa göre hayvanla bitki arasında hiçbir fark yoktur. Ha biri öldürülmüş ha diğeri fark etmez.


-Kertenkeleyi tek vuruşta öldürmenin 100 sevap sayıldığı hadis kitaplarını okuyoruz.

Cevap: Kertenkele dediğiniz de keler. Keler de insana zarar verebilecek bir hayvandır. Esasen zarar vermeyen hiç bir canlı öldürülemez. Öldürülmesi caiz olanlar ise, zararlı olan ve bu zararından başka türlü kurtulma imkanı olmayan hayvanlardır.


Kelerin bir vuruşta öldürülmesinin sevap olması, eziyet vermeden ölmesini sağlamak içindir. Yoksa her görülen kertenkeleyi öldürmek caiz olmadığı gibi, öldürmenin kendisi de sevap olmaz. Eziyet vermeden zararından kurtulmanın yollarını aramak gerekir. Ancak öldürmekten başka çare yoksa, bir vuruşta öldürmek gerekir ki, hayvan eziyet çekmesin. (3)


DİPNOT:

Ayetlerin Sadece Lafzi Okunmasının Yanlışlığı ve Sadakayla İlgili Bir Ayet

  Başlıktaki ayet-i kerime Tevbe suresinde yer alıyor. Lafzi olarak ayeti şöyle tercüme edebiliriz:  “Sadakalar konusunda müminlerden ek bağ...